Lal Cümleler



📹

Bazen sadece öylece duruyorum. Ne bir adım ileri, ne bir adım geri.. Gitmek gibi değil bu. Gitmek bir karar, bir cesaret, bir yön ister; bense artık yön kavramını yitirdim. İçimde hiçbir şeyin ilerlemediği, hiçbir şeyin geriye çekilmediği tuhaf bir zaman boşluğu var. Bir tür iç durgunluk.. Belki de bir çöküntü.. bende kalan tek şeyse yorgunluk.. Kalmak desen, çoktan dışındayım her şeyin. Sanki içimden geçen tüm yollar haritadan silinmiş, ben ortada yersiz, yurtsuz ve yönsüz kalmışım gibi..

Gidemem.. Çünkü gitmek bir yön ister. Benimse içim; eksik, dağınık, karanlık ve tarifsiz.. Gitsem neyi bırakacağım ki arkamda? Kalmak desen, neye tutunacağım? Hiçbir şeyi seçemeyecek kadar geç kaldım artık. Olmamayı öğrendim.. Beklentisiz, sessiz, tanımsız bir hiçlikte var olmayı.. 

Gitmeyi çok düşündüm. Gitmenin nasıl bir şey olduğunu, nasıl hafiflediğini insanların, nasıl geride bıraktığını bazı duyguları. Ama ben hiç hafiflemedim. Ne zaman gitmeye kalksam, taşıyamadığım şeyler ayak bileklerime dolandı. Anılar, söylenmemiş cümleler, eksik kalan bakışlar.. Gidemem.. Çünkü gitmek için bir yön gerekir. Benimse yönüm çözüldü. İçimde hiçbir yol kendine varmıyor artık..

Uzun zaman önce bir yer vardı içimde. Bir oda gibi.. Sıcak, loş, adı olmayan ama beni tanıyan/taşıyan bir yer.. Bazen bir sesin yankısı olurdu orada, bazen bir koku.. Bir ismin baş harfi. Bir mevsimin ilk serinliği. Şimdi o yer bile yok. Yıkıldı mı, ben mi çıktım fark etmedim. Belki de artık oraya dönemeyecek kadar yabancıyım kendime.. 

Zaman bana işlemiyor artık. Ne dün, ne yarın, ne bir saat sonrası. Her şey aynı. Aynı duvar. Aynı tavan. Aynı gökyüzü. Aynı iç sıkıntısı. Aynı silinmişlik hissi. Sanki dünya dönmeye devam ediyor ama ben onun yörüngesinden düşmüşüm. Uzak, sessiz, biçimsiz bir yerdeyim.. 

Kimseye söylemeden eksildim ben. Gürültüsüz.. Ne bağırarak çıktım hayattan, ne de vedalaşarak. Her şey kendiliğinden eksildi. Önce kelimeler azaldı. Sonra sesim. Sonra sesimi duyan.. 

Şimdi buradayım, buradaymış gibi.. 

İnsan bazen sessizce yok olur. Ne ölür ne kalır. Sadece eksilir. Ben eksilmenin tam ortasındayım. Ve bu eksilme, öyle gürültüsüz ki.. Kimse fark etmiyor. Çünkü hâlâ bir gövdem var, hâlâ konuşuyorum, hâlâ bir yerlerde adım yazılı. Ama içimdeki ben/lik, çoktan sesini yitirdi. Lâl oldu.. 

Yorgunum.. Öyle dıştan görünür bir yorgunluk değil bu. Dinlenince geçmeyen, uykuyla ilgisi olmayan bir yorgunluk. Sanki içimde sürekli oturmuş, hiç kıpırdamayan biri var. Gözlerini yummuş. Uyanmak istemiyor. Hayata değil, hayatta kalmaya bile ait değil.

Kalmak da başka bir tür tükenme. Kalmak dediğin, bazen yalnızca gitmeye hâli olmamaktır. Benim kaldığım yer, bir yer değil artık. Bir boşluk, içinden hiçbir şeyin geçmediği, hiçbir şeyin dolmadığı bir ara.. Kalmakla yok olmak arasında bir sarkaç gibi salınıyorum. Gitmiyorum, ama burada da değilim.

Eskiden biri bana seslenirdi. Adımla.. Şimdi o ses yok. Ve adım, sadece kimlikte yazılı bir harf dizisi. Birinin bana adımı söylemesini özlüyorum belki. Ama kimsenin haberi yok hâlâ burada olup olmadığımdan.. 

Bazen düşünüyorum, bu da bir varoluş biçimi olabilir mi? Sessiz kalmak.. Gitmemek.. İstememek.. Beklememek.. Sadece olduğun yerde erimek.. Belki de bu, en derin teslimiyet..

Gidemem. Çünkü artık gitmeyi istemeyecek kadar eksildim. Kalmak da değil bu. Kalmak, bir niyet içerir. Bende niyet yok. Bende sadece olmayan bir şeyin uzun sürmesi var. Belki bir unutuluş.. Belki kendimden vazgeçiş..

Ve tüm bunların adı yok. Hiçbirine şiir yazılamaz. Hiçbirine dua edilmez. Bu sadece bir sessizlik biçimi.

Ben onun içindeyim.

Ve gitmiyorum.

Ve kalmıyorum. 

Ve sadece artık.....

Yılmaz Utuş/Lal Cümleler 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lal Kelimeler

Lal Kelimeler

Lal Kelimeler