Lal Hikayeler
Sen hiç çıkarılan ekmekleri çok sevdiği için her gün çıkacak o ekmeğin heyecanı ile sabah erkenden fırının yolunu tutan, fırına geldiğinde fırının henüz kapısının açılmadığını gören ve buna rağmen geri dönüp gitmeyen, fırının açılmasını saatlerce bekleyip oradan çıkacak ekmeklerin hayalini kuran sonrasında çıkacak ekmeklerin etrafa yaydığı o eşsiz kokuyu içine çekip vücudunun ve ruhunun her zerresinde hissettiğini yaşayan bir ekmek müşterisi ile karşılaştın mı?
Ben bu sabah karşılaştım, her zaman gittiğim fırının önünde heyecanı her halinden belli biri, devamlı gelip fırının camından içeri bakıp ekmeğin çıkıp çıkmadığını kontrol ediyordu. Onu görünce şaşırdım. Beklediği şey alt tarafı bir ekmekti. Daha fazlası ne olabilirdi ki. Sonra aklıma bu kişinin ekmek bağımlısı olabileceği geldi. Yoksa bir ekmek için bu kadar heyecan ve bekleyiş normal bir şey değildi.
Bu bekleyiş esnasında bütün cesaretimi toplayıp bu heyecanın sebebini sormak için bu kişinin yanına doğru yürüdüm.
"Affedersiniz sizi yaklaşık bir aydır gayri ihtiyari sabahları buraya ekmek almaya gelirken gözlemliyorum. Her zaman herkesten önce buraya gelip ekmek çıkmamış olsa dahi burada zaman mefhumu gözetmeden ekmeğin çıkmasını sabırsızlıkla bekliyorsunuz. Ayrıca ekmeğin çıkmasını beklerken ki heyecanınız gözle görülür bir hal içinde. Bu durum beni şaşırttı. Normalde meraklı biri değilim ancak. Bu durum benim bayağı ilgimi çekti ve bunu da size sormadan öğrenemezdim. O yüzden şimdi size soruyorum. Her sabah sizi erkenden bu fırının kapısına getiren ve geldikten sonra o ekmeğin çıkmasını beklerken ki heyecanın kaynağını merak ediyorum.. Tabi sorumu cevapsız da bırakabilirsiniz ama cevap vermeniz beni aşırı derecede mutlu edecek.." dedim.
Sorduğum soru karşısında sakinliğini hiç bozmadı. Ama gözleri sanki uzaklara daldı. Bekledi.. Bekledi.. Bekledi.. Sanki bu bekleme esnasında bir yere yolculuk yapıyordu. Ve uzun bir sessizlikten sonra gözlerime bakarak bana şunları söyledi.
" Senin hiç kayıp kelimelerin, cümlelerin oldu mu?
Ya da zihninde her zaman var olduğunu bildiğin duygu, düşünce ve hislerine bir türlü doğum yaptıramadığın, onları dışarı ile buluşturamadığın anların oldu mu?
Ya da çocukluğun da gençliğinde ve ileri zamanlarda insanlar zaten anlamaz diye herkesten sakındığın içinde biriktirdiğin cümlelerin oldu mu?
Ya da insanların yüzünü, doğayı, gökyüzünü, sesi, sessizliği, hüznü, sevinci zihninde resmedip bunu çizemediğin içinde bunları tasvir edecek cümleleri kuramadığın oldu mu?
Ya da bazan ağız dolusu konuşmak isterken dilin lal oldu mu?
Ya da gözyaşlarını içine akıttığın zaman o göz yaşlarının her bir damlasını isimlendirip ama dışarıya daldığın zaman o gözyaşlarının isimlerini unuttuğun oldu mu?
Tadını her zaman damağında hissettiğin geçmişe dair kokuları, yüzleri, bakışları, masumlukları.. cümlelere dökemediğin oldu mu?
Zamanı dondurduğun ve o zamana bir türlü bir ad veremediğin anlar oldu mu?
Güneş yüzü görmemiş duygularını hislerini düşüncelerini, esprilerini vb. bir karşılığı olmayacak diye bir heybenin içinde sahipsiz bıraktığın oldu mu?"
Sanki bu cümleleri kurarken bedeni yanımda kendisi burada değilmiş gibi bir üslup ile anlatıyordu. Birden durdu. Sanki ruhu gelip bedenine girdi. Ve bu dünyaya geri döndü..
" Aslında buradaki heyecanımı anlatacak o kadar çok cümlem var ki bunları düşününce bile yoruluyorum.. Dile getirmek beni çok yoracak. Zaten dile getirmediğim için buradayım. Fırıncının ilginç bir özelliği var. Bazen benimle birlikte onun da zihnimin içinde olduğunu düşünüyorum. Sana çok azından bahsettiğim şeyleri ya yaşamış ya da zihnimi okuyor diye düşünüyorum. Çünkü sabah erkenden gelip heyecanla beklediğim ekmek içinde bütün bunları buluyorum. Ekmeğin bir ruhu var benim için.. Ve ruhu oluşturan da fırıncı. Bazen fırıncının çıkardığı ekmekler aynam olabiliyor. Ekmeklerde kendimi gördüğüm o kadar çok olmuştur ki.. Ayrıca fırıncı o kadar hünerli ve estetik sahibi biri ki.. Ekmeklerini o kadar özenli hazırlıyor ki.. Bu beni her gün fırının yolunu tutmama sebep oluyor. Ekmekleri sadece kendimi bulduğum için almıyorum. Bazen ekmeklerin ruhunda fırıncıyı da görüyorum.."
Daha anlatacak çok şeyi vardı. Ama fırının dış kapısının açıldığını görünce çocuklar gibi koşup ekmek almaya fırının içine daldı. O anda gözünün ekmeklerden ve fırıncıdan başka hiçbir şey görmediğini fark ettim. Heyecanına bir kez daha tanık oldum. Ekmekleri aldıktan sonra fırıncıya emeği için minnetle bakarak ve başıyla selamlayarak yanımdan geçip dışarı çıktı. Dışarı çıktığında ona arkasından tekrar baktım. Fırından çıkar çıkmaz yaptığı ilk şey ekmeği ucundan tırtıklamak oldu..
Yorumlar
Yorum Gönder