Lal Kelimeler
içimde isimsiz bir mezar..
kimse bilmez.
ben bile.
ne zaman kazıldı,
ne gömüldü içine,
yalnızlığın hangi hâli orada yatıyor..
hatırlamıyorum.
ama üşüyor içim,
bir taşın soğukluğu gibi.
dışımda, adresi belli bir tabut;
adım yazılı, yaşım belli..
ama bana ait değil bu beden.
kendimi taşırken
omuzlarım çöküyor,
üzerime eğilmiş
gözlerin ağırlığında.
ruhumda bir eksiklik hissi..
adını koyamadığım bir boşluk değil bu.
tam tersine:
çok iyi bildiğim bir şeyin
eksikliğiyle yarım kalmış içim.
sanki ben, bensizim.
varlığım, benden habersiz.
bir gölge gibi ilerliyor.
dilimde sözsüz bir şiir:
ne başı var
ne sonu..
sadece suskunluklar..
ve o suskunluklarda
bir zamanlar söylemekten korktuğum şeyler.
şimdi kelimelere ihtiyacım yok,
çünkü kimse duymuyor artık.
hüznümde bir masumiyet:
bir çocuk gibi,
gözleri dolu ama ağlamayan..
mahcubiyetle taşıyorum
içimdeki kırgınlığı.
ve şimdi..
Sonbahar’ın bağrında savrulan,
düştüğü dalı arayan
bir gazel gibiyim.
ne toprağa dönebildim,
ne daldan tam kopabildim.
arada, havada, savrulmakta..
bir “keşke” kadar hafif,
bir “hiç” kadar ağırım..
Yılmaz Utuş/Lal Kelimeler
Yorumlar
Yorum Gönder