Lal Kelimeler
Gecenin hangi yüzünde uyandığımı bilmiyorum;
duvarlar, çoktan solmuş bir hayatın izlerini taşıyor.
Odamda asılı duran saat,
zamanı değil, kendi çürümesini sayıyor..
her tik tak, kararmış bir yaprak gibi yere düşüyor.
Pencereden bakan biri var sanıyorum bazen;
yüzünü göremiyorum,
belki de ben, dışarıdan kendime bakıyorum
ve gözlerimden düşen gölgeleri izliyorum.
Bir yerde,
adımı çok önceden fısıldamış olmalılar;
çünkü her şey beni tanıyor
ama ben hiçbir şeyi hatırlamıyorum.
Ellerim, var olmayan kapıların tokmağında
her çevirmemde
ardında daha büyük bir boşluk açılıyor
ve o boşluk, kendi sessizliğini dinliyor.
Bazen, dilsiz bir şiir oluyorum;
hecelerim dağılmış,
anlamım bir rüzgârın unuttuğu yerde sallanıyor.
Kırık aynalar çoğalıyor içimde,
ve her parça başka bir ben’e ait.
En derinde,
hiç söylenmemiş bir sözün külleri var;
dokundukça
parmaklarımın arasından zamana karışıyor.
Kelimelerim, çatlak bir aynadan sızıyor;
parçaları elimi kesmeden tutamıyorum.
Ve bir mektup..
hiç gönderilmemiş.
Zarfın içinde, sana benzeyen bir suskunluk;
okunmamış kelimeler,
kırık notalar gibi birbirine yaslanmış,
zamanın karanlığına
düşeceklerini bile bile..
Yılmaz Utuş/ Lal Kelimeler
Yorumlar
Yorum Gönder