Kayıtlar

Mayıs, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Lal Kelimeler

Resim
📹 kabuk bağlamaya yüz tutmuş yaralarımın kabuklarıyla oynamaya başladığımda kaybettim uykularımı / rüyalarımı.. uykusuz gözlerime teslim ettim kabuğu soyulmuş sancılarımı.. ‘güçlü görünmenin, güçlü olmaktan daha ağır’ olduğunu kendimle yaptığım bitimsiz konuşmalarda hakem olduğumda öğrendim. ve o an anladım: her cümlemde biraz daha eksildiğimi..  susmalarım, kelimelerimden daha çok şey anlatıyordu artık. kendime bile yüksek sesle söyleyemediğim adı belirsiz bir kırgınlık var içimde: belki yorgunluk, belki tükenmişlik, belki de hiç bitmemiş bir hikâye... her gün unuttuğumu sandığım bir kelimeyle, bir kokuya değen rüzgârla bir sesin ucunda buluyorum kendimi o eski sızının eşiğinde.  ve o zaman; kendi sokağında kaybolan bir çocuk gibi yutkundukça kırılıyor içimde gün. kendimi bıraktığım o suskunlukta ne tam iyileşiyorum ne de kanamaktan vazgeçiyorum. suskun bir bekleyişin kollarında büyüttüğüm yalnızlığıma adı konulmamış bir yokluğun izini arıyorum..  Yılmaz Utu...

Lal Kelimeler

Resim
📹 kalbura düşen  masumiyetimi eliyorum ışıktan karanlığı,  karanlıktan ışığı süzüyorum bir tabutluk nefes biriktiriyorum sessiz kalmış çığlıklarıma.. sustukça çoğalıyor  içimdeki yabancı  zaman, ölü bir kuş gibi göğsümde yatıyor ve hiçbir çırpınış nefes olmuyor bana ses(n)sizlik kokuyor kelimelerim..  şimdi,  konuşmayı unutan biri gibiyim dünya bana lal ben dünyaya..  Yılmaz Utuş/Lal Kelimeler

Lal Kelimeler

Resim
📹 bir kalemin ucunda tereddüt gibi asılı kaldım bir defterin kenarında unutulmuş yetim bir harf gibi bir alfabenin yitik sesiyim belki ya da eski bir yazıtın kayıp simgesi sorularımın kökü yok/kayıp cevaplarım harf yutuyor nasıl yazıldım bilmiyorum bir sesin unutulmuş gölgesiyim sanki beni söyleyen dil yok artık sustuğumda bile daha çok konuşuyor zihnim bir kıyıyım şimdi sözden düşme dilden sürgün kendime dair kurduğum her cümle başlamadan eksiliyor taşıyamıyor artık eli bastonlu cümleler “iki kelime”nin yükünü şimdi  bir mezar taşı gibi sustu harflerim..   Yılmaz Utuş/Lal Kelimeler

Lal Kelimeler

Resim
📹 geçmişin kıymığı batıyor zihnime her hatırlayış, biraz daha kanatıyor suskunluğumu. dilime saplanıyor kelimeler her susuş, yeni bir sızı. hiçbir saate ait değil bu uykusuzluk, hiçbir tavan tanımıyor bakışlarımı. bir boşlukta salınan kendimle yaptığım tartışmalar kazananı olmayan, yalnızca ben'in yara aldığı garip bir kısır döngüye dönüşüyor  bir ismi yok gecenin, bir yönü de yok sabrın; yalnızca içime çökmüş bir "olamama" hissi var. ne kendime sığabiliyorum ne uzaklaşabildiğim ben’e. bir sancıdayım..  zamanı unutmuş, eti soyulmuş bir yalnızlık gibi hiçbir surette yer bulamayan ve gölgesine bile sığamayan Yılmaz Utuş/Lal Kelimeler

Lal Kelimeler

Resim
📹 vefat etmiş bir dostun sosyal medya hesabına  attığım mesajın cevabı nerde zihnimde dışarı çıkmak için birbirini ezen  düşüncelerimi hizaya sokacak disiplin nerde  duygularım yüzünden susmayan zihnimi  ıslah edecek şefkat nerde  yalnızlığıma ev sahipliği yapacak  mağaramın kapısı nerde gün batımlarında hüznün içinde kaybolurken  beni gün doğumlarında neşeye kavuşturacak zaman nerde uyumak isteyipte görmekten korktuğum rüyalarımı  yenisi ile değiştirecek kalp nerde yüreğime yük olan hayallerimi taşıyacak umut nerde Musa ile İsa arasında mekik dokuyan huzursuzluğumu  Araf'a taşıyacak el nerde  gözlerinin feri sönmüş ruhumu  musalla taşına taşıyacak omuz nerde..  Yılmaz Utuş/Lal Kelimeler

Lal Hikayeler

Resim
📹 Ağustos böceği ile kurt ormanda karşılaştı.  "Kırmızı başlıklı kızdan ne haber?" dedi Ağustos böceği.  "Ne olsun" dedi kurt.  "Hikayeyi benden dinleyen yok.."  "Peki karıncadan ne haber?" diye sordu kurt. "Al benden de o kadar.." dedi Ağustos böceği.  Yılmaz Utuş/Lal Hikayeler

Lal Kelimeler

Resim
📹 Kelimelerim var dedi Cümlelerine denk Anahtarlarım var dedim Kapılarına denk Susuşlarım var dedi Konuşmalarına denk Hüzünlerim var dedim  Sevinçlerine denk Mavilerim var dedi  Gökyüzüne denk Gölgelerim var dedim  Suretlerine denk Sonbaharlarım var dedi  Eylüllerine denk Masallarım var dedim  Kaf dağına denk  Sevgilerim var dedi  Hesapsızlığına denk  Masumiyetlerim var dedim  Mahcubiyetlerine denk İnançlarım var dedi Şüphelerine denk Pişmanlıklarım var dedim Tövbelerine denk  Dualarım var dedi Sessizliklerine denk Uykularım var dedim Rüyalarıma denk Benliğim var dedi Yokluğuna denk Ölümlerim var dedim  Mezarlarına denk.. Yılmaz Utuş/Dedim Dedi

Lal Kelimeler

Resim
📹 bir su birikintisinde unutulmuş silüet gibiyim yüzümü arayıp duruyorum zamanı olmayan bir durakta, gölgesini yitirmiş saatler gibi yürüdükçe eksiliyor ayak izim göğe bakmayan sokaklarda kayboluyorum bir rüyanın içinden henüz uyanmamış bir çığlık taşıyorum karabasanlar..  karabasanlar, sessizce içime sızıyor her sabah, adını unuttuğum yeni bir güne başlıyorum ve her gece, bir su birikintisinde yeniden siliniyor yüzüm..  Yılmaz Utuş/Lal Kelimeler

Lal Kelimeler

Resim
📹 Kendimi en çok adımı unuttuğumda duydum bir rüyanın bitmeyen kıyısında. Her sabah aynı yorgunluğun başka yüzüyle uyanıyorum. Zamana bir gölge gibi ilişmişim: arkamda değil, önümde yürüyor geçmiş. Peşinden değil, içinde sürgünüm zamanın. Sessizliğin ardına gizlenmiş bir yalan gibi yaşıyorum hayatı Kendime susmakla başladı her şey  İçimdeki ses  bir gün gölgede eriyip kaybolacak  Şimdi: şiir bile taşıyamıyor üzerimdeki ağırlığı..  Kendi şiirimi yazarken ruhsuz kalan her kelimeyi yakıyorum.. Yılmaz Utuş/Lal Kelimeler

Lal Cümleler

Resim
📹 Bazen gözyaşların kirpiklerinde asılı kalır.. tutarsın onları orada.. belki de tutmaya zorlarsın.. yerçekimine inat orada öylece asılı beklerler.. tayin ettiğin bir vakit vardır onların akması,  kendilerini salıvermeleri için.. sessiz vakitler.. ya da çok sesli anlarda sessiz kaldığın vakitler.. içine birkaç beden büyük geldiğin, içine sığ(a)madığın vakitler.. sebepsiz vakitler.. öylece, durup dururken.. içine akıttığın gözyaşlarının artık içinde dolup taştığı vakitler.. “kimsenin ağlaman için dokun(a)madığı” vakitler.. “hayat ipinin kördüğüm olduğu, sıkıntıya dönüştüğü” vakitler..  İşte bu vakitlerde bir elin parmağını geçmeyen yaren/lerinin elini arıyorsun.. gözyaşlarını avuçlarına usulca bırakıp, onları ona emanet etmek istiyorsun.. en samimi, en saf, en yalın halini “yükünü boşaltan bulut gibi” bırakıyorsun avuçlarına.. yargılamayan, etiketlemeyen, sessiz kalan, ses olan bir ele emanet ediyorsun kendini.. dünya bir anlığına güzelleşiyor.. hesapsız bir ilişki...

Lal Kelimeler

Resim
📹 bir mektup gibiyim; hiç gönderilmemiş, zarfsız, pulsuz, kelimesiz..  susmayı öğrenmiş bir yalnızlık gibi..  dilime vuran suskunluk harfleri boğuyor içimde kelimeler göçüyor dudaklarımdan günahı olmayan cümleler, ip gibi sallanıyor boşlukta gölgesiz saatler geçiyor içimden her saniye başka bir yara gözlerimle sayıyorum geçmeyen dakikaları her saniye biraz daha eksik sarkıyor içimden yarım kalanlar duyulmamış bir çığlık gibi. yorgunum.. gözlerimin ardında uyumayan gecelerden, susmayan sorulardan, ve hep kendime rastlamaktan taşıyamıyorum..  omzumda kambur, dilimde kekre, bir adım daha atsam düşüncelerim benden önce yere çarpacak. içimde bir kırgınlık..  tartıya çıkarılmayacak kadar hassas cümleye sığdırılmayacak kadar ağır yüzümde  kaybolmuş  ödünç bir tebessümü arıyorum..  Yılmaz Utuş/Lal Kelimeler 

Lal Cümleler

Resim
📹 Ev neresidir? Evi, sırtımızda mı yoksa içimizde mi taşırız? Ev dört duvara sığar mı?  Evin duvarları taştan mı, yoksa yalnızlıktan mı örülür? Evde, perdeler güneşi mi saklar, yoksa geçmişi mi? Ev, bir koku mudur?  Ev, anne kokusu, baba şefkati, aile sıcaklığı mıdır?  Ev, bir annenin sesinde mi yankılanır, yoksa hiçbir annenin olmadığı bir suskunlukta mı büyür? Ev, bir kapının gıcırtısında mı başlar, yoksa çoktan unutulmuş bir kahkahanın içinden mi geçer? Ev, bir fotoğrafın arkasındaki tarih midir, yoksa o tarihi hatırlayan gözler midir?  Ev, hiçbir şeyin eksik olmadığı ama yine de hep bir şeyin yok sayıldığı bir yer midir? Ev, bazen çatısı acılardan, temeli sessizlikten, kendi içimizde taşıdığımız bir yer midir? Ev, bazen bir şarkının içinde, bazen bir gülüşte, bazen de gözyaşında mı saklıdır? Ev, bazen bir kapı aralığında kalan gölge, bazen de hiç gidilmemiş bir sokakta yürürken içimizi burkan tanıdık bir koku mudur?  Ev, en ince ayrıntısını bild...